Fransa’da en az Eyfel kadar ünlü doğa harikası: Mont Saint-Michel

Reklam

Dünyanın en çok turist çeken ülkesi Fransa’yi sadece Paris’den ibaret sanıyorsanız büyük bir yanılgı içerisindesiniz. Fransa’da Eyfel Kulesi’nin ardından en çok ziyaret edilen ikinci turistik yer Mont Saint-Michel Adası görenleri büyülüyor.

Fransa’nın batısındaki Mont Saint-Michel Adası, eşsiz bir doğa harikasıyla Avrupa Ortaçağ mimarisinin şaheserlerinden birini buluşturuyor. 709 yılında zirvesine Saint Michel Manastırı’nın inşa edilmesiyle birlikte Katolik inancının dini merkezlerinden biri haline gelen ada, 1789 Fransız İhtilali’yle birlikte hapishaneye çevriliyor. Paris’in Notre-Dame Kilisesi’ni ahıra dönüştüren ihtilalciler, gel-git nedeniyle kaçmanın imkansız olduğu bu adada, din adamlarını hapsediyor.

Onclick Popunder

Bugün sadece 43 kişinin yaşadığı adayı karaya bağlayan daracık yolun sabah saatlerinde okyanusun çekilmesi sonucu yeniden ortaya çıkmasıyla turistler, bu doğa ve mimari harikası mekana akın ediyor. UNESCO’nun dünya mirası listesinde bulunan Mont Saint-Michel Adası’na adımınızı attığınız anda, kendinizi bir Ortaçağ kasabasında hissediyorsunuz. Dar sokaklardan ilerleyerek manastıra tırmandığınızda, bir yandan bir hapishane gezmenin ürperten huzursuzluğunu hissederken, diğer yandan da suların çekilmesiyle parlak bir çöle dönüşen okyanus tabanını hayranlıkla izliyorsunuz.

Mont Saint-Michel böylesine ünlü olsa da konaklama için bir saat uzaklıktaki Saint Malo’yu tercih etmek, akıllıca bir seçim. Zira tarihi şehirde, Avrupa’nın en büyük gel-gitleri yaşanıyor, okyanus suları, her gün 15 metre yükseliyor. 

GEL-GİT SAATLERİNİ NOT EDİN 

Sillon yolu üzerinde bir otelde kalırsanız, akşam yatarken neredeyse duvarlara çarpan okyanus sularını sabah uyandığınızda göremediğinizde yaşayacağınız büyük şaşkınlığı, doğaya hayranlık duygusu izleyecek. Kum tepelerinde ya da okyanus altındaki rengarenk gizemli hayatı, çıplak ayakla keşfetmek için sabırsızlansanız da gel-git saatlerini not etmeden otelinizden ayrılmayın. Çünkü yerel bir atasözünde olduğu gibi “Okyanus dört nala giden bir at hızında sahile ulaşıyor.” 

DENİZ ÜRÜNLERİ ELLE TOPLANIYOR 

Erken saatlerde ellerinde kovalarla deniz ürünlerini toplayan restoran sahipleriyle şaşkınlıkla çığlıklar atan turistler, sahile akın ediyor. Gece ise boyu metreleri aşan dalgaların dans ettiği okyanus tabanı, suların çekilmesiyle bir laboratuvara dönüşüyor. Birbirinden değişik balıklar, yengeçler, ıstakoz ve istiridyelerle yosunları inceleyenler, tadına bakmak için de restoranlara akın ediyor. Bu restoranların en ünlüsü ise okyanusa hakim gibi duran eski bir binanın restore edilmesiyle lüks bir restorana çevrilen Brasserie de Sillon. 

-Reklam- Bu Haberler de İlginizi Çekebilir

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz