Sen Hangi Bağın Gülüsün ?

Reklam

Yazımın başlığı sizlere neler düşündürüyor bilmiyorum.

Ama bu cümle aslında benim için çok büyük anlamlar ifade etmektedir. Birliğin, beraberliğin, hoşgörünün ve birbirini anlamanın güzel, anlamlı mesajını içeriyor bize.

Onclick Popunder

Evet bu soru kalıbının yazıma konu olmasının sebebi, Osmanlı zamanında, ecdadımızın o güzel hoşgörülü günlerinde, halkı bile bir derviş ile karşılaştığında veya birbiri ile yeni tanışıp sohbet ederken bu soruyu sorarlarmış. Bu sorunun sorulma sebebi ise hangi tarikattan hangi medreseden olduğunu öğrenmek amacıymış. Ne kadar zarif bir şekilde hitap ediyorlar değil mi birbirlerine ? İşte bizler bugünün insanları bunu anlayabilsek keşke… Anlayıp tüm hatları ile kavrayabilsek ne kadar çok şey değişecek bir bilseniz. Aslında ecdadın bize öğreteceği çok şey var.

Tarih kitaplarında dahi yazmayan da… Bizler bu bilgilere ulaşamıyoruz. Neyse konumuza geri dönelim çok dağıtmadan sonra toplaması zor oluyor.

İşte insanlar birbirlerine tarikatlarını, medreselerini sorarken böyle zarif bir cümle kurarlarmış. Bunun anlamı o günlerde sen ben üstünlüğünün olmaması ve insanların birbirlerine yukarıdan kibir ile bakmaması işte böyle bir zerafet söz konusu. Sohbetin devamında ise senin bağın taşlı veya senin bağda sadece üzüm yetişir demeden yani kötülemeden, eleştirmeden sadece güzel, önemli ve huzurlu bir sohbette kendilerini buluyorlardı. İslamın güzel yönünü, daha doğru ifade etmemiz gerekirse İslamı yaşayan gerçek insanların güzel yönünü bizler böyle görüyoruz. Yoksa bugünkü gibi herkesin her tarikatın veya her cemaatin ( İstisnalar illa ki vardır bütün tarikat ve cemaatler ve insanlar aynı değildir aynı düşünce ve görüşe sahip olmayabilir ) yaptığı gibi enaniyet asla yokmuş. Üstünlük ancak takva iledir ve kimlerin daha takva olduğuna ise sadece Allah karar verir düşüncesi; toplumda ve topluma kanaat önderliği yapan, onları bir ve diri tutan tarikatlarda bu şekilde mevcutmuş.

Bizler bunu bir çok örnek ile açıklayabiliriz ve tarihin tozlu sayfalarında görebiliriz.

Ama ben size sadece aşağıdaki dizeleri yazıp düşünceleriniz ile baş başa bırakacağım.

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,

İster kafir, ister mecusi,

İster puta tapan ol yine gel,

Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,

Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…

İşte yukarıda ki bu dizeler Mevlana’ya ait bu güzel sözler aslında herşeyin özeti değil mi ? Evet bırakın kendi dininden olanın bırakın başka tarikatlardan olanı bu kapı herkese açık ne olursan ol gel diyen bu güzel sözler üzerine daha ne söylenebilir ki…

Bugün herkes kendi bağının güzel en iyi en doğru olduğunu söylerken,

Ve biz daha yeni böyle bir cemaatten böyle hain bir darbe girişimi ile baş başa kalmış iken,

Hatta cemaat adı altında vatan hainliğine zemin hazırlayan, ülkeyi belkide kimlere satmış böyle alçak, böyle aklını başkasına satmış teröristlerle mücadele ederken,

İslamın o güzel tarikat ve değerlerini belkide geçmişe bakıp görüp tekrar hatırlamamızda çok büyük faydalar bulunmaktadır.

-Reklam- Bu Haberler de İlginizi Çekebilir

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz