ŞORTLU MESELESİNDE MADALYONUN DİĞER TARAFINDAN DA BAKMAYA VAR MISINIZ?

Reklam

Bir blog var uzun zamandır zevk ile takip ediyorum. Ekonomi alanında oldukça fazla bilgi bulabileceğimiz zamanında köşe yazarlığı da yapmış bu alanda oldukça etkin bir ismin blogu.

Bu blogta her zaman güzel ve önemli yazılar bulmuşumdur. Bir seneyi geçti oldukça sıkı bir takipcisi konumuna geldim hemen okuyamasam bile yazıları hatta o yazılara yapılan yorumları bile okuyorum. Türkiye, Dünya ekonomisi hakkında , ekonomik kavramlar hakkında oldukça yararlı bir çok yazının bulunduğu bir yer olarak düşünüyorum.

Onclick Popunder

Blog sahibi bir yazısında Türkiyenin sorunlarının aşabilmesi için her alanda yapısal reformlara ihtiyaç duyduğuna değinmiş. Eğitim, sağlık ve ekonomik alanlarda acil olarak bir çok reformun hayata geçirilmesini düşünüyor ve bende açıkçası bu fikrini destekliyorum. Türkiye, Güney Kore karşılaştırması bile mevcut. Beraber başlanılan bir nokta ve şu anda iki ülkenin içinde bulunduğu yer…

Evet size bu yazımda ne bu reformlardan bahsedeceğim ne de bu blogtaki ekonomi alanında ki yazılardan.  Dikkatimi çekti blogu okurken yorumların bir tanesinde Türkiye önceliğin ahlaki alanda bir reform olmasını savunan bir görüş vardı. Arkadaş hatta bu görüşünü şortlu hemşireye tekme atan o otobüs magandasını örnek veriyordu. Ülkemizde artan bu tip insanlardan da oldukça fazla şikayet yer alıyordu bu yorum ve devamında. Evet bir otobüste yaşanan bu kötü olay ülkemiz gündemindeydi geçen hafta. Bir bayan, bir hemşire bir otobüste giydiği şort yüzünden tekmeli saldırıya uğruyordu. Bir anda tüm ülke ayağa kalktı. Bu nasıl olurdu bunlar nasıl insanlardı diye.

Televizyonlar, gazeteler ve bir çok köşe yazarı günlerce bu yazıyı işledi. Bu olay ile toplumun nereye geldiğini nasıl bir düşünce ve görüş içinde olduğu irdelenmeye başlandı. Oldukça üzücü olan ve faillerinin cezalandırılması gereken bu otobüsteki vahşet aldı başını nerelere gitti. Kısacası bir otobüs magandasının bir hareketi olayla hiç ilgisi olmayan kesimlere bağlanılmaya çalışıldı.

Ama ne yazık ki aynı haberi veren hatta bunu köşelerinde didik didik inceleyen yazarlar, sırf şortlu olduğu için böyle bir olaya maruz kalan bu bayanı günlerce gündemden düşürmeyenler İzmirde yaşanan başka bir şort meselesini ise es geçiyorlardı. Sanki hiç yaşanmamış muamelesi yaparak adeta olaya teğet geçtiler. Ne kadar ürkütücü değil mi ?

Tabi otobüste yaşanan bu maganda olayını irdeleyelim. Evet bu olay üzerinde konuşalım…

Ama 15 Temmuz gecesi halkı uyaran, devleti için vatanı için halkı desteğe çağıran imamların uğradığı o saldırıyı neden es geçelim. Bir bayan ve bir kaç adam bir camiye nasılda saldırıyorlar. İmamları müezzinleri o şortlu insanlar neden darp ediyorlar. Kim o insanlar amaçları ne ?
Bunları da konuşalım ve daha da önemlisi o kişilerin bir partinin üyesi olduğu için daha doğrusu o partide tanıdıkları olduğu için neden göz önünden uzaklaştırıyorlar  biz bunları da konuşalım arkadaşlar bunlar üzerinden de ülke nereye gidiyor naraları atalım olmaz mı ?

Hatta bir üniversite stantın da darp edilen, yüzünde soda şişesi patlayan öğrencileri de konuşalım. Bu öğrencilere bu saldırıyı yapanların neden ve hangi kişilerce serbest bırakıldığını uzun uzun tartışıp bu ülkede neler oluyor diyelim. Sonra da bol bol çağdaşlıktan, özgürlükten ve diktadan bahsedelim.

Düşünce ve görüşlerimizi başkalarının yönlendirmesine izin vermeden ve herşeyi görerek kendimizi başkalarının yerine koyup onlar gibi düşünerek, empati kurarak biraz yaşayabilir miyiz  ?

Bazı medyanın bu taraflı ve yönlendirmeci politikasına karşı artık biraz daha dikkatli olmamızın zamanı gelmedi. Bütün bu olayların aslında tek bir elden çıktığını artık anlamamızın ve buna göre davranmamızın zamanı gelmedi mi ? Biraz daha sağduyu göstererek her olaya öyle yaklaşmamız gerekiyor. Çünkü insanlar yönlendirilmek istenebiliyor. Unutmamak lazım Arap baharı da böyle bir yönlendirilme ile özgürlük ve demokrasi çığlıkları ile başlamıştı ama gerisinde sadece üzüntü ve zulüm bıraktı. Ülkemizde gezi olayları da ağaçlar bahane edilip başlanmıştı. Ve bazı uluslararası medya kuruluşları sırf bir algı yaratmak için 24 saat canlı yayın yapmışlardı. Artık gözümüzün açmanın zamanı gelmedi mi ?

Ne dersiniz birazda madalyonun diğer tarafından bakalım olmaz mı…

-Reklam- Bu Haberler de İlginizi Çekebilir

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz